Türk edebiyatının usta kalemlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın doğumunun 120. yılına özel hazırlanan program kapsamındaki serginin açılışı, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Araştırmacı yazar Beşir Ayvazoğlu’nun konuşmasıyla başlayan açılış programına, edebiyat, sanat ve siyaset dünyasından birçok isim katıldı.

Ayvazoğlu, Tanpınar’ın musikiyle ilişkisinden bahsederek, klasik müziğe olan ilgisinin tam olarak ne zaman başladığının bilinmediğini söyledi.

Tanpınar’ın kaleme aldığı “Huzur” romanında çocukların bezirganbaşı oyununu oynadıklarını görünce son derece duygulandığını aktaran Ayvazoğlu, “Yani başından itibaren halk türkülerine bir alakasının bulunduğunu biliyoruz. Tanpınar, muhtemelen İstanbul’a geldikten, Darülfünun’da okumaya başladıktan sonra musikimizin icra edildiği kahvehanelerde önemli sazenleri dinlemiş olmalıdır. Yahya Kemal de Türk musikisine çok düşkün. Hocası olmak hasebiyle muhtemelen derslerinde de musikiden söz etmiş olmalı.” diye konuştu.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kültürde devamlılığı savunmaya başladığı tarihten itibaren Türk musikisinin taraftarı, savunucusu ve yorumlayıcısı olarak okurun karşısına çıktığına işaret eden Ayvazoğlu, şöyle devam etti:

“Tanpınar’ın eserleri dinlerken hissettiklerini biz hissetmeyebiliriz. Ama Ahmet Hamdi Tanpınar onları dinlerken o eserlere o anlamları yüklediğine göre, artık yorumları da o eserlerin bir parçası haline gelmiştir. Nasıl bugün Bursa hakkında konuşurken Tanpınar’ın Bursa tasavvurunun dışına çıkmak zorsa, Türk musikisi hakkında konuşurken de Yahya Kemal’in ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın çizdiği çerçevenin, duyarlılığın ve hassasiyetin dışına çıkmak zor gibi görünüyor. Hala cazibesini devam ettiriyor.”

Beşir Ayvazoğlu, Tanpınar’ın Türk musikisinin gelişimini üç temel eserin etrafında anlattığını aktararak, “Birisi Abdulkadir Meragi’nin Segah Kar’ı, ikincisi Itri’nin Neva Kar’ı, üçüncüsü de Dede Efendi’nin Ferahfeza Ayini. Bunları üç temel eser olarak kabul ediyor ve Türk musikisinin gelişmesini bu üç temel eser etrafında yaptığını söylüyor Ahmet Hamdi Tanpınar.” dedi.

“Tanpınar’ın bütün eserleriyle ilgili çalışmaları burada”

Serginin küratörlüğünü üstlenen Mehmet Lütfi Şen ise yaptığı açıklamada, “Tanpınar, doğumundan 120 yıl sonra anılıyor ki bence her zaman anılmaya devam edecek. Çünkü Tanpınar gibi sanatçılar çok az nasip oluyor ülkelere.” dedi.

Şen, Tanpınar’ın Osmanlı döneminde doğduğunu ve İstiklal mücadelesi ile Cumhuriyet’in kuruluşuna şahit olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Kadim kültürle ilişkisi çok sağlam. Çağdaşa çok meyyal bir sanatçı, yeniye çok açık, yeniyi çok seviyor. Ama köklerden hareketle yeniyi bulmak gerektiği konusunda bir entelektüel fikre sahip. Bütün ömrünü buna adıyor aslında. Çok zorlanıyor. Çünkü Milli Mücadele’yle kurulan Cumhuriyet ayakta kalmak için eskiyi de köklerinden kesiyor. Bu aslında eskinin kötü olduğu gibi bir imaj çıkartıyor. Bu imaj o kadar baskın oluyor ki Tanpınar’ın zamanında söyledikleri yeterince duyulmuyor. Hatta bunlardan çok esefle bahsediyor. ‘Beş Şehir’i yazdığında, bir haber bile çıkmıyor. En yakın arkadaşına gönderiyor.”

Şen, Tanpınar’ın son 30 yıldır ilgiyle okunduğunu söyleyerek, “Tanpınar’ı algılayacak seviyeye şimdi geldik diye düşünüyorum. Aslında bu sergi de Tanpınar’ı anlamanın en kestirme yolu. Çünkü tam mutfaktayız. Tanpınar’ın bütün eserleriyle ilgili çalışmaları burada. Eserin Osmanlıca kendi yazdığı el yazısı, daktilo ettiği hali burada. Tefrika edildiği zaman tefrikaların yanına düştüğü şerhler de burada. Eşinin dostunun bir peçete üzerine ona yazdığı anılar bile burada yani. Çünkü Türkiyat (Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü), Tanpınar’ın bütün zamanını verdiği bir yer. Oradaki tüm arşivi buraya taşıdık. Tanpınar’ın bütün kitaplarının doğum anını burada görmek mümkün.” değerlendirmesini yaptı.

Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, araştırmacı yazar Birol Emil, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk Belviranlı, İstanbul Üniversitesi Rektörü Mahmut Ak, Beyoğlu Kaymakamı Mustafa Demirelli ve İstanbul Vali Yardımcısı Şevket Atlı açılışta konuştu.

Ekinlikte ayrıca Münip Utandı ve Çiğdem Yarkın’ın solistliğini üstlendiği konserde, “Ferahfeza Son Peşrevi”, “Mahur Beste”, “Bayati Ağır Semai”, “Acemaşiran Yürük Semai” ve “Evc Türkü” eserleri seslendirildi.

Sergi hakkında

Sergide İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Türkiyat Enstitüsü koleksiyonlarında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın özenle saklanan mektuplarından el yazılarına, eser tefrikalarına düştüğü notlardan özel evraklarına kadar bugüne değin sergilenmemiş belgeler sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Yine Türkiyat koleksiyonundaki Tanpınar’a imzalanmış kitaplar ve İstanbul Fetih Cemiyeti ile Haluk Oral koleksiyonundan Tanpınar’ın imzaladığı kitaplar ile Ara Güler’in objektifinden ve birçok koleksiyondan seçilen Tanpınar fotoğrafları ve belgeleri sergide yer alıyor.

Mehmet Lütfi Şen’in sanat yönetmenliğini ve küratörlüğünü yaptığı, Zeki Coşkun tarafından senaryoları kaleme alınan 3 adet video art da sergi boyunca izlenebilecek.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Üniversitesi, Doğuş Grubu, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve edebiyat dünyasından birçok ismin katkıda bulunduğu sergi, 6 Temmuz’a kadar görülebilir.

“Tanpınar” Söyleşileri

Bu akşam Birol Emil, Ali Şükrü Çoruk, Mehmet Lütfi Şen, Mustafa Balcı ve Haluk Oral’ın konuşmacı olduğu “Selam Olsun” başlıklı etkinlikle başlayacak söyleşi dizisinin programı ise şöyle;

15 Haziran, “Hep Aynı Hayalin Peşinde” – Filiz Ferhatoğlu – Sevim Güldürmez – Hacer Selçuk; 18 Haziran,”Rüyanın Sesi: Tanpınar’ın Şiiri” – Yılmaz Daşçıoğlu – Mehmet Samsakçı; 22 Haziran, “Beş Şehir’in İzinde” – Haydar Ali Yıldız – Beşir Ayvazoğlu – Ali Şükrü Çolak – Hüseyin Kıyak; 24 Haziran, “Tanpınar’ın Ufkunda Osmanlı Estetiği” – Zeynep Tarım – Halil Solak; 25 Haziran, “Tanpınar’da Resim, Sinema ve Müzik” – Mehmet Lütfi Şen – Zeki Coşkun; 26 Haziran, “Poetik İmkanlar Açısından Tanpınar’ın Edebi Dili” – İbrahim Şahin – Mustafa Balcı”

TRT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir