Üçüncü parti uygulama, cihazın üreticisi olmayan bir geliştirici tarafından üretilen uygulama anlamına geliyor.

Örneğin sağlık uygulaması cep telefonlarının işletim sisteminde halihazırda bulunuyor. Ancak ek sağlık uygulamaları da marketten indirilebiliyor.

İşte bunun gibi sonradan telefona indirilen uygulamalar, üçüncü parti olarak adlandırılıyor.

Bu uygulamalar işletim sisteminin sahibi marka tarafından bazı kontollere tabi tutularak markete alınıyor. Ancak artan dolandırıcılıklar, bu kontollerin pek de etkili olmadığını gösteriyor.

Kötü yazılımlara karşı alınan önlemlerler yeterli mi?

Uygulama marketlerinin kendi mühendisleri dahi, kötü yazılımlara karşı alınan önlemleri “silahlı çatışmaya plastik bıçak getirmek” şeklinde tanımlıyor.

Yani marketler bu uygulamalara ev sahipliği yaparken, yeterince dikkatli davranmıyor. Güvenliğini sağlamak, yine kullanıcının kendisine düşüyor.

Son dönemde uygulamalar aracılığı ile dolandırıldığını söyleyenlerin sayısı arttı.

Uygulama içi satın alma özelliğini kullananların şikayetleri gösteriyor ki, bir çok program tuzaklarla dolu.

Bazılarında siz satın alma yapmak istemeseniz bile uygulama otomatik alımlar gerçekleştirebiliyor.

Bir anda ortaya çıkan bir linke yanlışlıkla tıklamak, kredi kartınızdan yüklü bir miktara veda etmenize neden olabiliyor.

Üstelik kredi kartınızı bilmelerine bile gerek kalmayabiliyor. Uygulama markete daha önce tanımlamış olmanız yeterli.

Dolandırılmak yerine verilerinizin kullanılması daha masum gibi gözüküyor, ama işin aslı öyle değil…

Bu uygulamalar, sizi Matrix filmindeki pilleştirilmiş insanlara çeviriyor.

Verilerinizi kullanarak, pazarlamadan, dezenformasyona pek çok amaç için kullanılan algoritmaların hedefi haline gelebiliyorsunuz. Bilgileriniz bir ticari ürüne dönüştürülüp, verileriniz elden ele satılıyor.

Bu algoritmalar Facebook olayında ortaya çıktığı üzere seçimleri etkilemekten, bir ülkede halk hareketleri yaratmaya kadar ulaşacak kampanyalarda kullanılabiliyor.

Nasıl önlem alınabilir?

Siz kalori ölçtüğünüzü, süslü bir klavye kullandığınızı ya da fotoğraflarınıza ne kadar da sevimli eşek kulakları ekleyebildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz.

Akılda tutulması gereken en temel cümle şu:

Bir ürün ücretsizse, satılan sizsiniz….

Peki dolandırılmaktan, satılmaktan nasıl korunacağız. Madem anlı şanlı uygulama marketleri bizi korumuyor ya da koruyamıyor biz nasıl başaracağız?

Öncelikle telefonda hali hazırda mevcut olan uygulamaları iyi öğrenin. Bazen indirdiğiniz bir özellik zaten telefonunuzda ya bilgisayarınızda olabilir. Ek uygulama indirmek yerine olanları kullanmaya çalışın.

Uygulama sayınızı minimumda tutmak her zaman iyi bir yöntem. 1 risk 2 riskten daha iyi.

Uygulamaları indirmeden önce yorum kısmını dikkatlice okuyun ve diğer kullanıcıların deneyimlerinden yararlanın.

Yabancı kaynaklara da bakın. Tarayıcınız size yabancı dildeki içerikleri türkçeye çevirmek için yardımcı olacaktır.

Nasıl olsa ücretsiz, beğenmezsem silerim diye düşünmeyin. Bazı uygulamalar virüs benzeri programcıklar da içeriyor olabilir. Siz uygulamayı silersiniz ama onu silemezsiniz.

Uygulama açıklamasını inceleyin. Hangi verilerinize ulaştığına mutlaka bakın. Bu açıklamalarda yazmamasına rağmen sizden diğer verilerinize ulaşmayı talep ederse reddedin.

Uygulamaları arka planda çalışır durumda bırakmayın. Bunun yerine sadece ihtiyacınız olduğunda kullanın.  

TRT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir